ERZURUM siyasetinin yönetim bazında bana göre iki çok şanssızpartisi var!
Birisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), diğerini şimdiliksöylemeyeceğim.
Amacım kimseyi meraklandırmak değil.
Sadece konuyu dağıtmak istemiyor, ikinci şanssız parti yazısını bir başka zamana öteliyorum.
*
Erzurumda neredeyse 42 yıldan beri bilfiil muhabirlik yapan ve yapmaya da devam eden, şehrin dününü ve bugününü, doğal olarak da siyasetçisini, yöneticisini, iş adamını, esnafını bilen ve tanıyan bir basın mensubuyum.
*
Kaleme aldığım bu yazımda, kendimiz için kalın hatlarla çizdiğimiz, ötesine taşmamak için de azami gayret gösterdiğimiz ilkesel sınırların dışına; mesleki onurumuzu koruma adına bu defa taşacak, birileri tarafından neden dışlandığımızın, niye dışlandığımızın nedenlerini öğrenmeye çalışacağım.
*
Önce ülkenin ana muhalefeti olan Cumhuriyet Halk Partisini,Erzurumda şanssız ve başarısız kılan faktörleri irdelemekte ve incelemekte yarar görüyorum.
*
CHPyi Erzurumda başarısız kılan sebeplerin başında bana sorarsanız yönetim acziyeti ve beceriksizliği geliyor.
Tabi bu acziyet, biçarelik ve beceri yoksunluğu bugünlere özgü bir olgu değil, oldukça eskiye dayanan bir geçmişi var.
*
Yukarıda da ifade ettiğim gibi, Kemal Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, ülkenin ikinci büyük partisi, Millet İttifakının itici gücü, ana muhalefetin lokomotifi.
*
Son zamanlarda hiç olmadığı kadar insan haklarını, özellikle de basın özgürlüğünü savunan Kemal Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, uzun zamandan beri Erzurumda sanki de yok, işin kötüsü adı sanı duyulmamış, bilinmeyen tabela partileri ile birlikte diğerleri sınıfında yer alıyor ve anılıyor.
*
Bu elbet kötü bir durum, CHP açısından mahcubiyet ya da hüzün tablosu.
Ama CHPde kimin umuruna!
*
Böyle bir tablonun oluşumunda CHPnin hem Ankara ve hem de Erzurum kanadında görev almış yönetimlerin rolü olduğu rahatlıkla söylenebilir.
*
Her şey ortada aslında.
*
Suçlu ayağı kalk dense, inanın CHP örgütlerinde oturma pozisyonunda kimse kalmaz!
*
Oysa insan iktidara aday bir partinin Erzurum yöneticilerinin ana muhalefete yakışır görüntüde, olgunluk ve heyecanda olması gerektiğini düşünür!
*
Düşünür ama, kazın ayağı hiç de öyle değil!
*
Son yıllarda girdikleri her seçimden hüsranla çıkan Cumhuriyet Halk Partisinin Erzurum teşkilatları, hilkat garibesi bir yapının ötesine hiç geçemedi, istenilen çapta, dolulukta, birikimde asla olamadı. Teyo Pehlivan misali sırtları mindere yapışıp kaldı.
*
Önceki İl Başkanını Bülent Oğuzu istifaya zorlayan taciz skandalı sonrası yerine getirilen Suat Dülger, dün Erzurum basınına iftar vermiş.
*
Kendisini kutluyorum.
*
Suat Dülger, yaklaşık 7 ay kadar önce, göreve başladığı ilk günlerde de bir basın toplantısı düzenlemiş, o toplantıya bizi de davet etme inceliği göstermiş, biz de yeni başkanı tanıma adına bu daveti fırsat bilmiştik.
*
O toplantıda İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşeneri eleştiri bombardımanına tutan Suat Dülger, ilginç değerlendirmeler yapmış, Başkanlık Sisteminin değiştirilmesini sağlıklı bulmadığını söylemişti.
*
Millet İttifakının omurgasını oluşturan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşenere, ittifakın diğer güçlü partisi CHPnin göreve daha yeni atanmış İl Başkanının getirdiği eleştiri, her iki partinin tabanında büyük tepki topladı.
*
Fazla detaya girmeden Suat Dülgerin o günlerde neler söylediğini şöyle bir hatırlatmak istiyorum:
- Cumhuriyet Halk Partisi olarak Erzurumda Ak Partiyi şimdiye kadar yenmeyi hiç aklımızdan geçirmedik.
Ben, parlamenter sisteme hemen geçilmesine karşıyım. Milletin evinde 4 tane işsiz var. Ekonomi perişan. Önce sorunları çözecek, sonra sistemi düzelteceksiniz.
Bakın burada söylüyorum, ARŞİVLEYİN! Millet İttifakının savunduğu bir görüşe kişi olarak karşıyım, muhalifim. Başkanlık sistemi düzeltilebilir, hukukileştirilebilir, değiştirilmesi sağlıklı değildir.
Ak Partinin alternatifi İYİ Parti olursa Türkiye hiçbir zaman sanayileşmez, gelişemez.
Bu açıklamaların yapıldığı toplantı, bizim Suat Dülger ile ilk ve son karşılaşmamız oldu.
Sonrasında sayın Başkanın ne yüzünü gördük, ne de bir açıklamasına tanık olduk.
En azından ben öyle biliyorum.
*
İşte o Başkan, dün Erzurum Basınını iftara davet ederken, kendine yandaş olarak belirlediği isimleri davet etmiş ve diğer basın mensuplarını görmezden gelmiş!
*
Diyeceksiniz ki, davet edilmeyişiniz çok mu önemli?
*
Kişisel olarak benim davet edilip-edilmemem inanın hiç önemli değil!
Ama söz konusu Erzurumun hemen her meselesinde var olan, vatandaşın sorun ve sıkıntılarının üstüne çalakalem giden erzurumdanhaberler ise, işte o vakit sesimi yükseltir, Suat Dülgere de avenesine de orada durun ve haddinizi bilin derim.
*
Basın özgürlüğüne en çok vurgu yapan liderlerin başında gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunu temsilen o makamda oturan Erzurum İl Başkanının keyfi hareket etme ve ayrımcılık yapma lüksü yoktur, olamaz da.
*
Görevi devraldığı günden beri sesi soluğu çıkmayan, insanların ekonomik sorunlarla boğuştuğu bir dönemde çok iyi ölü taklidi yapan Suat Dülgere birilerinin gözlerini kapatmaması ve kulaklarını tıkamaması gerektiğini söylemesi gerekir.
*
Erzurumda, hele de muhalefette görev yapmak er kişinin harcı olmakla birlikte, sevda işidir.
Hükmümü peşin vermeyeyim ama, geçen zaman içinde ben Sut Beyde ne o aşkı, ne memleket sevdasını göremedim.
Bundan sonra görür müyüz, bilemiyorum.
Bunu, il başkanlığında ömrü yeterse zaman gösterecek.
*
Ancak bugüne kadar yaptıklarına, eylem ve söylemlerine bakarak bir yorum yapmak gerekirse
Arkadaştan bu haliyle siyasetçi olmaz , olsa olsa iyi bir dülger olabilir diye düşünüyorum.
*
Tabi dülger olmak ayıp değil.
Asıl ayıp, özgürlükleri savunan bir partinin il başkanı olarak basına kısıtlama getirmek, ayrımcılık yapmak ve keyfi hareket etmektir.
Son söz olarak derim ki:
CHP, ele talkın verirken üzümü yutanların partisi olmamalıdır vesselam!
16.04.2022 02:00:00